fbpx

Halının Osmanlı Dönemi İçerisindeki Serüveni

Halının Osmanlı Dönemi içerisindeki serüveni

1451 Fatih devrinden sonra başlayarak Anadolu halılarının geometrik ve karakteristik özellikleri adeta yıkıma uğruyor. Aşırı derecede üsluplanarak geometrikleşmiş bitki motifli kompozisyonlar ve abartılmış desenlerin etkisi 16. yüzyıl boyunca halılarda kendini göstermişti. Bu üsluptaki halılara Holbein halıları deniyordu. Bu ismin verilmesinin sebebiyse; Alman ressam Holbein’ın halıları tablolarında resmetmiş olmasıydı.

Osmanlı’nın yükselişine paralel olarak sanatta görebileceğimiz zenginlik  halılarda da çeşitliliğini göstermişti. 17. yüzyılda halılar, teknik ve desen bakımından farklı fakat esaslık bakımından aynı olan iki grup altında toplanıyordu. İlki Uşak Halıları, ikincisiyse Osmanlı Saray Halıları.

  1. yüzyıldan itibaren hızla gelişerek klasik halini alan Uşak halıları genel olarak Avrupa’ya ihraç edilen halılardı.  Kendi içerisinde Madalyonlu ve Yıldızlı olmak üzere ikiye ayrılan Uşak halılarında; Madalyonlu’lar 10 metreye kadar uzun olabiliyorken, Yıldızlı Uşak Halıları’nda 4 metreden uzununa pek rastlanmıyordu. Genelde Avrupalıların siparişleri üzerine üretilen Uşak halıları hakkında Aslanapa şöyle diyor;

“VIII. Henri’nin Kraliçe Elizabeth zamanında 1570’de kopya edilen bir aile resminde, ayakları altına serilmiş bir madalyonlu Uşak halısı tasvir edilmiştir.”

Türk Halı Sanatının Bin Yılı, Oktay Aslanapa, Eren Yayıncılık, 1987, s.107

İkinci bir grup olan Saray Halıları ise yine 16. yüzyılın son yıllarında ortaya çıkan bir üsluptu. Osmanlı  sanatının 16. yüzyıl etkisinde ortaya çıkan natürasit yaprak ve çiçek desenlerini oluşturan lale, karanfil, sümbül, nar çiçekleri halı sanatına da yansımıştı. Çok zengin ve incelikle dokunan bu lüks halılar, kadifemsi bir yumuşaklığa sahipti.

  1. yüzyıl sonuna kadar Türk halısı gelişmesine devam etmiş, 1844’de Sultan Abdülmecit tarafından Hereke’de kurdurulan kumaş tezgahlarına 1881’de II. Abdülhamit 100 halı tezgahı koydurup, dünyaca ünlü olan Hereke halılarının yapılmasını başlatmıştı.                         

Günümüzde halen Konya, Kayseri, Sivas, Kırşehir bölgelerinde; Batı Anadolu’nun Isparta, Fethiye, Balıkesir, Uşak, Bergama, Kula, Milas, Çanakkale; Doğu Anadolu’da ise Kars ve Erzurum bölgelerinde eski Türk halı sanatının korunması ve devamlılığı niteliğinde üretim devam ediyor.

 

 

Yorum bırak

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.